Etkin rekabet koşulları açısından Türk patent mevzuatının değerlendirilmesi
Başlık:
Etkin rekabet koşulları açısından Türk patent mevzuatının değerlendirilmesi
Yazar:
Akgülen, Alper Tunga
Yazar Ek Girişi:
Yayın Bilgileri:
[y.y. : yayl.y.], 198.
Fiziksel Tanımlama:
107 y. ; 30.5 cm.
Özet:
Özet: İnsanoğlunun sürekli olarak gösterdiği gelişme neticesinde buluşlar ortaya koyduğu görülmektedir. Topluma kazandırılan bu buluşlar için toplumun bütünü veya herhangi bir kesimi değil, belli kişi veya işletme emek ve kaynak sarf etmektedir. Kaldı ki buluş elde edebilmek için pek çok çaba sarf edilmekte, bunların çok azı neticeye ulaşmakladır. Bu bakımdan buluş yapabilmek için yüksek riski göze almak gerekmektedir. Buluş ortaya konulduktan sonra külfete katlanmayanların nimete ortak olmalarını beklemek mümkün görülmemektedir. Aynı şekilde rekabet de toplum hayatında en üst seviyede etkin rekabet düzeyinde olması istenen bir olgudur. Patent sahibinin mevzuata göre belli süre monopol güce sahip olması ve başkalarını buluşunu kullanmaktan men edebilmesi patent sahibi lisans vermediği taktirde rekabete kapalı, lisans yolu ile başkalarına kullandırdığı taktirde kendi nzası ile kısmen rekabete açık durumu ifade eder. Çağımızda globalleşme ve sınırların öneminin azalması ile uluslararası arenadaki gelişmeler daha fazla yurdumuzu etkilemektedir. Patent konusundaki uluslararası gelişmelerin dışında kalmak karşılaşılacak müeyyideler düşünüldüğünde akılcı değildir. Patent elde eden işletmenin sahip olduğu monopol hakkı ve gücü, bu işletmeyi avantajlı kılmaktadır. Ancak koruma süresi boyunca elde edebileceği karların bir bölümünün bulusu elde edebilmek için sarf ettiği kaynakların tekrar geri kazanılması çabası olduğu dikkate alınmalıdır. Kar belki bundan sonra bu işletme için söz konusu olabilecektir. Bundan başka patent sahibi işletme, lisanslar yolu ile uygulamayı genişlettiğinde yine rekabetten bahsetmek mümkün olabilmektedir. Patent sahibi işletme, yine başka patentli işletmelerle veya ikame olabilenlerle zaten rekabet durumundadır. Aynca patent hakkına tecavüz edildiğinde fiili bir rekabet ortaya çıkmaktadır. Diğer taraftan patent olgusu ile konsantrasyonlar birlikte düşünüldüğünde patentlerin çoğunlukla konsantrasyon oluşumunu desteklediği görülmektedir. Ancak patent sahibi işletmenin patenti elde etmeden önce de konsantrasyon seviyesinde olabilmesi mümkündür. Böyle olmadığı taktirde patent sahibi monopol hakta sayesinde monopol durumuna gelir. Fakat nasıl ki bir hak etkin şekilde kullanılabileceği gibi kötü kullanım derecesine doğru değişen şekillerde değerlendirilebilir, patent sahibi de hakkını etkin kullanma derecesine göre konsantrasyon oluşumuna yol acar. Hakkın nasıl değerlendirildiği monopolün gücünü belirler. Buluşların her büyüklükteki işletmeler tarafından yapılabilmesi herkesin buluştan önce eşit olduğu anlamını taşır. Aynca zannedilenin aksine buluşların çoğunlukla büyük Ölçekli işletmeler tarafından değil, orta ve küçük işletmeler tarafından yapılması, daha küçüklerin ekonomi sahnesinde daha güçlü rakipler olabilmesi anlamına da gelir. Diğer taraftan patent sahibi işletmenin Ölçeği nasıl olursa olsun, buluşu üretememek diğer her ölçekteki işletme için geçerlidir. Yani bu yönde de eşitlik vardır. Aynca işletme yöneticilerinde olması gereken Öngörü (basiret) her yönetici için bir yükümlülüktür. Patent bir hak olduğuna göre, bu hakkın sona erme nedenleri dışında bir hususun hakkı sona erdiremeyeceğinin de bilinmesi gerekir. Buluştan önce ilgili konuya ilgi ve kaynak ayırmayan işletmelerin, patent mevzuatının belli süre koruma tanıdığını, bu sürenin bitmesi ile buluş konusunun her işletmeye ve rekabete açık olacağını bilip en azıdan buna göre plan yapmalarında fayda vardır. Kurallar önceden bellidir ve bu kurallar karşısında herkes eşittir. Buluştan önce de, sonra da, gelecekte de. Buluşların patente bağlanması ve korunması gerekliliği kadar, rekabet düzeninin oluşturulması ve idame ettirilmesi de gereklidir. Rekabet kadar patent hakkı da vazgeçilmez olduğuna göre, bu ikisinin uyuştuğu ve çeliştiği halleri varsa tesbit etmek gereklidir. Bunun için hem rekabetin, hem de patentin kavram olarak iyice irdelenmesi ve gelişim sürecinin iyi anlaşılması gerekir. Bunun için kavramların ortaya çıkışından itibaren konu incelenmeli ve dünyanın bu konuda gittiği menzile doğru henüz ara bir durağa varabildiğimiz anlaşıl malıdır. Artan küreselleşme ve sınırların anlamının azalması ile meseleyi sadece ulusal kapsamda ele almak yetersiz kalacaktır. Kaldı ki bu konunun özelliği gereği tabiri caizse artık mevzuat dünya mutfağında pişmekte ve devletlere servis yapılmaktadır. Buna karşı çıkan devletler açık ya da gizli yaptırımlara maruz kalmakta, ithal ve ihraç uygulamalarında diğer yönlerdeki kazanımlan kaybettirilmektedir. Bu bakımdan bu konunun uluslararasında nasıl geliştiği, devletlerin hangi mücadeleyi verdikleri, uluslararası mevzuatın halen ne aşamada olduğu bilinmelidir. Bu bakımdan patent konusundaki uluslararası gelişmeleri, mücadeleyi ve mevzuatı bilmek ve değerlendirmek, ulusal mevzuatı anlamaya yol açmaktadır. Aynca rekabet edenler için bu konudaki uluslararası mevzuatı bilmek, rekabet ve patent konusunun önümüzdeki senelerde nereye geleceğini, standartların nasıl değişeceğini bilmek bakımından önemlidir. Uluslararası gelişmeler, faydacı bir bilim olan ekonominin gereklerine göre davranan özellikle proaktif yöneticiler için firsatlan ve tehditleri değerlendirmede vazgeçilmez önem taşımaktadır. Patent mevzuatına göre ekonomik faaliyetlerini sürdürmek durumunda olan işletmeler, yenilikleri gerçekleştirmede işletme büyüklüklerinden kaynaklanan farklı avantaj ve dezavantajlara sahiptirler. Bu bakımdan yenilik gerçekleştirebilmek için sadece büyük firmaların avantajlı olduğunu düşünmek mümkün değildir. Büyük firmaların kaynak - materyal avantajlarına karşın, KOBİ'lerin davranışsal avantajları mevcuttur. Önceleri materyal avantajına sahip büyük firmaların yenilikleri gerçekleştirmede daha büyük payı mevcut iken sonraları davranışsal avantajları olan KOBİ'ler bu konuda öne geçmişlerdir. Üstelik KOBİ'lerin payındaki artış sürmektedir. Ancak giriş maliyetlerinin yüksek olduğu yerlerde KOBİ'lerin girişleri doğal olarak az olmaktadır. İşletmelerin patent monopolü haline gelerek konsantrasyon olma yolunda elde ettikleri büyük avantajı, rekabet düzenini zedeleyecek şekilde kullanmaları mümkündür. Ancak her büyüklükteki işletmenin birlikte rekabet düzeninde yaşayabilmesi elbette toplum için daha iyidir. Bu balamdan özellikle ileri derecede sanayileşmiş ülkelerde artan bir eğilimin neticesi büyük firmalar ve KOBİ'ler birbirlerine zarar verecek rekabet politikaları yerine birbirlerinin avantajlarını bir araya getirecek bütünleştirici politikalar uygulamaktadırlar. Böylelikle firma, diğer firmanın avantajlarını kendi avantajları ile birleştirebilmektedir. Bu şekilde büyük firma ve KOBİ etkileşimleri artmaktadır. Etkin rekabet koşullan bakımından büyük firmaların ve KOBİ'lerin sıhhatli bir birleşiminin sağlanması önemli olmaktadır. Ortaya konan bu eğilim farklı büyüklükteki firmaların birbirlerine rekabet düzeninin dışına itmek yerine birlikte yaşayacak ve birbirlerini bütünleyecek politikalar uygulayabileceklerini göstermektedir. Bu şekilde sağlanan etkin rekabet koşullarından en fazla toplum fayda sağlayacaktır. Böylece rekabet düzeni dışarıdan müdahale olmadan korunmuş olacaktır.
Added Author:
Mevcut:*
Yer Numarası | Demirbaş Numarası | Shelf Location | Lokasyon / Statüsü / İade Tarihi |
---|---|---|---|
KKX 1202.A9 E85 1998 | B058067 | Tez Koleksiyonu | Arıyor... |
On Order
Liste seç
Bunu varsayılan liste yap.
Öğeler başarıyla eklendi
Öğeler eklenirken hata oldu. Lütfen tekrar deneyiniz.
:
Select An Item
Data usage warning: You will receive one text message for each title you selected.
Standard text messaging rates apply.