Özet: Kalp yetmezliği bulguları ile başvuran hastalann % 40-50'sini diyastolik kalp yetmezliği oluşturmaktadır. Kardiyak ventrikülden basınç ve volüm yüklenmesi ile salman BNP, sistolik ve diyastolik kalp yetmezliğinde tanısal öneme sahiptir. Egzersiz esnasında gaz değişimleri ölçümünü saptayan kardiyopulmoner egzersiz testi kalp yetmezlikli hastalarda fonksiyonel kapasite, kardiyak rezerv ve prognozu gösteren objektif, güvenli ve noninvaziv bir yöntemdir. Bu çalışmada kardiyoloji kliniğine dispne şikayeti ile başvuran izole diyastolik İşlev bozukluğu olan hastalarda BNP düzeylerinin kardiyopulmoner egzersiz testleri ile saptanan fonksiyonel kapasite ölçümleri ile olan ilişkisini saptamayı ve BNP kan düzeyinin diyastolik kalp yetmezliği olan hastalarda fonksiyonel kapasiteyi göstermedeki önemini araştırdık. Çalışmaya 2003-2004 yıllan arasında Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji polikliniğine nefes darlığı ile başvuran ve NYHA evrelemesine göre sınıf II olan, ekokardiyografik incelemede izole diyastolik işlev bozukluğu saptanan 54 hasta alındı. Hastalann kan BNP düzeyleri ve kardiyopulmoner egzersiz testi ile pik V02 anaerobik eşik ve MET değerleri Ölçüldü. Hastalann ortalama yaşlan 57.46 ± 8.58, ortalama BNP düzeyleri 35.3 + 30.8 pg/ml, ortalama egzersiz süresi 5.6 ± 2.3 dk, ortalama pik VU2 19.9±4.9 ml/kg/dk, anaerobik eşik 1.21 ± 0.34 It/dk, ortalama efor kapasitesi 7.2 ± 2.2 MET' idi. Çalışmaya alınan hastalann BNP düzeyleri ile kardiyopulmoner egzersiz testinde saptanan efor süreleri (p<0.05, r. -0.304), anaerobik eşik değerleri (p<0.05, r- - 0.380) ve MET değerleri (p<0.05, r.-0.322) arasında negatif korelasyon mevcut idi. Brain natriüretik peptid ve pik oksijen tüketimi ilişkisine bakıldığında istatistiksel olarak p değeri anlamlı olmamakla birlikte r değeri -0.225 olarak anlamlı olmaya bir eğilimin olduğu saptandı. Brain natriüretik peptid düzeyleri yönünden hastalar BNP < 50 pg/ml (40 hasta) ve BMP >50 pg/ml (14 hasta) olarak gruplara aynlıp incelendiğinde, BNP düzeyleri >50 pg/ml olan hastalarda pik oksijen tüketimi BNP < 50 pg/ml olanlara göre daha düşük izlendi (p< 0.05). Brain natriüretik peptid < 50 pg/ml olan hastalarda anaerobik eşik değerleri, BNP >50 pg/ml olanlara göre daha yüksek bulundu (p<0.001). Brain natriüretik peptid < 50 pg/ml olan hastalar ile BMP >50 pg/ml olan hastalar arasında MET değerleri yönünden istatistiksel olarak anlamlı bir fark izlenmedi (p.0.193). Hastalann BNP düzeyleri ile ekokardiyografik olarak saptanan sol ventrikül fonksiyonları, volümleri, kitle ölçümleri ve diyastolik parametreleri arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı (p> 0.05). Çalışmamızda dispne şikayeti ile başvuran, sistolik fonksiyonlan korunmuş olup izole diyastolik işlev bozukluğu bulunan hastalarda ölçülen BNP düzeylerinin, kalp yetmezliğinin derecesini ve kardiyopulmoner egzersiz testleri ile saptanan kardiyak fonksiyonel kapasite hakkında fikir verebildiğini gördük. Brain natriüretik peptid'in hastanın egzersiz kapasitesi hakkında kısa sürede fikir sahibi yapabilmesi, tedavisinin planlanılması ve izleminde kullanılabilmesi bakımından son derece faydalı, basit, noninvaziv bir belirleyici olduğunu düşünmekteyiz.

Abstract: Diastolic heart failure comprises around 40-50 % of patients admitted with heart failure signs. Brain natriuretic peptide (BNP) which is secreted from the ventricle in response to pressure and volume overload is important for the diagnosis of systolic and diastolic heart failure. Cardiyopulmonary exercise test (CEPT) which measures gas exchange during exercise is a safe, non-invasive and objective method for the determination of functional capacity, cardiac reserve and prognosis in heart failure patients. In this study we investigated the relation between BNP levels and functional capacity variables measured by CPET and determined the power of BNP levels for the prediction of functional capacity in patients admitted with dyspnea and having isolated diastolic dysfunction. Fifty four patients who were admitted to cardiology outpatient clinic of Başkent University Hospital between 2003-2004 with dyspnea of class II according to NYHA classification and having diastolic dysfunction were enrolled in the study. Serum levels of BNP were measured and with the use of CPET peak oxygen consumption (peak VCh), anaerobik threshold and MET values determined. The mean values for the study population were as follows: age 57.46 ± 8.58 years, duration of exercise 5.6 ± 2.3 minute, peak V02 19.9±4.9 ml/kg/dk, anaerobic threshold 1.21 ± 0.34 1/min, exercise capacity 7.2 ± 2.2 MET. There was a negatif correlation between BNP levels and duration of exercise (p<0.05, r. -0.304), anaerobic threshold (p<0.05, r. - 0.380), number of MET (p<0.05, r.-0.322) determined by CPET. Although not reaching to statistical significance, the relation between BNP levels and peak VO2 had a trend toward being significant with an r value of- 0.225. When patients were divided into two groups according to BNP levels; BNP< 50 pg/ml (n.40) ve BNP >50 pg/ml (n-14) and analyzed, patients with BNP levels >50 pg/ml had lower peak VO2 compared to patients with BNP< 50 pg/ml (p<0.05). Anaerobik threshold values were significantly higher in patients with BNP levels < 50 pg/ml (p<0.001). The number of MET reached on CPET was similiar between both groups (p.0.103). There was no relation between BNP serum levels and echocardiographic parameters such as left ventricular systolic and diastolic functional measures, volumes and mass indices (p>0.05). We found that BNP levels can give us an idea about the severity of heart failure and fimctional capacity determined by CPET in patients admitted with dyspnea and having isolated diastolic dysfunction. In conclusion we think that BNP is a very useful, simple and non-invasive marker to predict exercise capacity in a short time, to guide the treatment and follow up heart failure patients.