Eylem Seç
Aortik ark malformasyonlu çocukların klinik semptomları, eşlik eden diğer anomaliler ve kromozom 22q11.2 mikrodelesyonu
Başlık:
Aortik ark malformasyonlu çocukların klinik semptomları, eşlik eden diğer anomaliler ve kromozom 22q11.2 mikrodelesyonu
Yazar:
Bıkmaz, Yunus Emre
Yazar Ek Girişi:
Yayın Bilgileri:
[y.y. : yayl.y.], 2006.
Fiziksel Tanımlama:
xix, 93 y. : res. , 29 cm.
Genel Not:
Kütüphanede 2 kopya vardır.
Özet:
Özet: Aortik ark malformasyonlarına eşlik eden minör anomalileri ve malformasyonları, birlikte görülebilen kromozomal hastalık ve genetik sendromları ve bu hastalardaki 22q11.2 mikrodelesyonu sıklığını araştırmak, aortik ark malformasyonu olan çocukların semptomlarını, tanı alma yaşlarını ve bu hastalıkla ilgili mortaliteyi ortaya koymaktır.Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Kardiyoloji Bölümü'ne Nisan 2004-Eylül 2005 tarihleri arasında anjio-kateterizasyon ve/veya operasyon amacıyla başvuran, yaşları 0-18 yaşları arasında, aortik ark malformasyonuna sahip olan 20 hasta (izole 1 hasta ve eşlik eden kalp defekti olan 19 hasta) prospektif olarak çalışmaya alındı. Ayrıca son 3 yılda Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Kardiyoloji Bölümü'nde aortik ark malformasyonu tanısı almış, yaşları 0-18 yaşları arasında 50 hasta rastlantısal olarak seçilerek telefonla davet edildi ve bu çağrıyla gelen 33 hasta da (izole 5 hasta ve eşlik eden kalp defekti olan 28 hasta) çalışmaya alındı. Toplam 53 hasta, "aortik ark malformasyonu grubu"nu (izole 6 hasta ve birlikte kalp defekti olan 47 hasta) oluşturdu. Kız-erkek oranı 25/28.0.9, yaşları 3 gün-14 yaş arasında (mean+-standart hata.4.395+-0.523 yıl; median.3.5 yıl) [Kız çocuklar için mean+-standart hata.4.504+-0.832 yıl; median.3.6 yıl; erkek çocuklar için mean+-standart hata.4.297+-0.669 yıl; median.3.25 yıl] idi. Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Kardiyoloji Bölümü'ne Nisan 2004-Eylül 2005 tarihleri arasında anjio-kateterizasyon ve/veya operasyon amacıyla başvuran, yaşları 0-18 yaş arasında olan, aortik ark malformasyonu bulunmayan, sadece konotrunkal kalp defektine sahip 38 vaka ''konotrunkal kalp defekti grubu'' olarak çalışmaya alındı. Kız-erkek oranı 14/24.0.6, yaşları 4 gün-18 yaş arasında (mean+-standart hata.3.043+-0.758 yıl; median.1.0 yıl) [Kız çocuklar için mean+-standart hata.3.05+-1.22 yıl; median.1.65 yıl; erkek çocuklar için mean+-standart hata.3.04+-0.987 yıl; median.1.0 yıl] idi. Her iki grubu oluşturan toplam 91 vakanın dosya bilgilerinden ve aileleri ile ayrıntılı görüşülerek ilk yakınmaları ve zamanı, hastaneye ilk başvuru yakınmaları ve zamanı, tanı konulduğu yaş, ilk belirtiden tanı aldığı zamana kadar geçen süre ve standart sorulardan oluşan bir anket ile ilk başvurudaki klinik semptomlar belirlendi. Hastaların ağırlık, boy ve baş çevreleri ölçüldü, rutin fizik muayeneleri yapıldı. Fizik muayenede eşlik eden minör anomaliler ve malformasyonlar ayrıntılı olarak kaydedildi. Her vakada renal ultrasonografi ile renal anomali araştırıldı. Etiyolojide kromozomal hastalıkları ve kromozom 22q11.2 bölgesindeki mikrodelesyonu araştırmak için her vakada konvansiyonel sitogenetik analiz ve floresan in situ hibridizasyon (FISH) analizi yapıldı. Aortik ark kompleks anomalisinin sınıflandırılması cerrahi anatomiye veya anjiografiye göre yapıldı. İstatistiksel yöntemler olarak Mann-Whitney U testi ve oran testi (MiniTab 13.0) kullanıldı. Bu çalışma, Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurul onayı (Proje No: KA 05/57) ile ailelerden bilgilendirilmiş onam alınarak yürütülmüş olup, hasta fotoğraflarının kullanımı için ailelerden izin alınmıştır.Kliniğimizde en sık aortik ark malformasyonu sağ arkus aorta olarak bulundu. Tüm çalışma grubunda 22q11.2 delesyonu sıklığı %14 olarak bulundu. Yalnızca konotrunkal kalp defekti bulunan grupta del22q11.2 sıklığı %3, aortik ark malformasyonlu hasta grubunda ise bu sıklık %23 olarak bulundu (p<0.05). Hastaların kliniğimize gönderilme nedenleri arasında en sık görülen "üfürüm duyulması" idi. Bunu yorulma, nefes darlığı ve ağlayınca morarma izliyordu. Semptom ve bulguların görülme yüzdesi aortik ark malformasyonlu grupta daha fazlaydı. Terleme, sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirme, sık alt solunum yolu enfeksiyonu geçirme, ateşlenme, öksürme, hışıltı, stridor ve efor kapasitesinde azalma istatistiksel olarak aortik ark malformasyonlu hastalarda daha fazla orandaydı (p<0.05, CI.0.95). Aortik ark malformasyonları ile özellikle Fallot tetralojisi ile birlikteliğinin sık olduğu görüldü (p<0.01). Dismorfik bulgular, aortik ark malformasyonlu çocuklarda rölatif olarak daha sık görüldü. Dismorfik bulgular içinde mikrostomi ve maksiller hipoplazi istatistiksel olarak anlamlı biçimde aortik ark defekti olan grupta daha fazlaydı (p<0.05; CI.0.95). Mikrostomi ve maksiller hipoplazi daha çok 22q delesyon sendromunun velo-kardiyo-fasiyal alttipinin bir fenotipik bulgusu olup, aortik ark defektli hasta grubunda del22q11.2 pozitifliğinin daha fazla olması ile paralel gözükmektedir. Mortalite aortik ark malformasyonlu grupta daha yüksek saptandı. Mental retardasyon, beslenme güçlüğü, büyüme-gelişme geriliği ve nöbet geçirme delesyon pozitif hastalarda göreceli olarak daha sıktı. Her üç büyüme parametresinde gerilik (<3p), del22q11.2 pozitif hastalarda göreceli olarak daha fazlaydı. Teorik olarak 22q11.2 delesyonu pozitifliği her tip konotrunkal kalp defekti ile birlikte bulunabilse de, özellikle DORV ve pulmoner stenoz/subpulmonik darlık ile birlikteliğinin az olduğu görüldü (p<0.01; CCI.0.95). Delesyonlu hastalarda VSD'nin rölatif olarak daha sık olduğu görüldü. Dismorfik bulgu olmaması ya da yalnız 1 dismorfik bulgu olması, delesyon pozitif hastalarda daha azdı (p<0.05; CI.0.95). Konuşma/dil problemi (konuşma gecikmesi, kekemelik, vb.) del22q11.2 pozitif çocuklarda daha sıktı (p<0.05; CI.0.95). Mortalite, delesyon pozitif grupta rölatif olarak daha yüksek saptandı (%25 vs %12). Opere olanlarda sağkalım, istatistiksel olarak anlamlı olmasa da, delesyon pozitif grupta daha azdı (%70 vs %85). Eşlik eden kalp dışı (oftalmolojik, cerrahi, hematolojik, endokrinolojik, vb.) herhangi bir klinik bulgunun olması, delesyon pozitiflerde daha fazlaydı (p<0.05; CI.0.95). Bizim serimizde 22q11.2 delesyonu sıklığı tüm çalışma grubunda %14 olarak bulundu. Delesyon pozitif her hastanın kalp dışı bir bulgusu (fasiyal dismorfizm, minör anomaliler gibi) vardı. Dolayısı ile, bu tip kalp hastalığı olanlardan sadece ilave fenotipik bulgular ve anomaliler gösteren bireylerin del22q11.2 açısından test edilmesinin uygun olacağı görüldü. Çalışmamızda del22q11.2 sıklığı aortik ark malformasyonlu grupta %23, aortik ark malformasyonu olmayıp sadece konotrunkal kalp defekti olan grupta %3 olup, iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0.05). Çalışmamızda en sık görülen aortik ark malformasyonu sağ aortik arktı. Aortik ark malformasyonunda belirti ve bulguların gelişmesi için çocuğun büyümesinin gerekli olmadığı sonucuna varıldı. Solunumsal ya da gastrointestinal semptom ve bulgular bir yenidoğan veya süt çocuğunda kronik olarak veya tekrarlayıcı vasıfta bulunduğunda, o çocukta aortik ark malformasyonu düşünülmesi gerektiği görüldü. Kliniğimize ilk başvurma sürelerine bakıldığında, aortik ark malformasyonuna eşlik eden kalp defekti olan hastalar ile izole aortik ark malformasyonu olan hastalar arasında bir fark bulunmamıştır. Çalışmamızdaki hastaların mortalitesi %15 olarak bulundu. Mortalite oranı del22q11.2 pozitif hastalarda %25, delesyon negatif hastalarda %12 olup, istatistiksel olarak anlamlı olmasa da delesyon pozitif grupta rölatif olarak daha yüksek saptandı. Çalışmamızda aortik ark malformasyonuna sahip çocuklarda çok geniş spektrumda yer alan genetik sendromlar ve özellikle 22q11.2 delesyonu gibi kromozomal hastalıklar yüksek oranda bulunmuştur. Literatürde kardiyak malformasyon tipine göre gruplandırılarak yapılmış çok az veri vardır. Eşlik eden kromozomal hastalıkların ve anomalilerin sık görülmesi nedeni ile aortik ark malformasyonlarına sahip çocukların özellikle genetik hastalıklar yönü ile dikkatle değerlendirilmesi ve multidisipliner bir yaklaşım içinde izlenmesi gerekmektedir.Hastalarda ek bir kromozomal aberasyon veya bir genetik sendromun belirlenmesi, mevcut kardiyovasküler hastalığa ek doğabilecek sorunların erken tanınmasını ve bunların tedavisinin yapılmasını sağlayacaktır. 22q11.2 delesyonlu hastaların kardiyovasküler malformasyonları ve tedavileri yanında, eşlik edebilecek kalp dışı problemler (renal anomali, konuşma/işitme problemleri, hematolojik problemler, vb.) yönü ile dikkatle değerlendirilmeleri gerekir.
Added Author:
Elektronik Erişim:
Tam Metin PDF (2 MB)Mevcut:*
Yer Numarası | Demirbaş Numarası | Shelf Location | Lokasyon / Statüsü / İade Tarihi |
---|---|---|---|
WS 100 B55 2006 | B077573 | Tez Koleksiyonu | Arıyor... |
WS 100 B55 2006 | B077574 | Tez Koleksiyonu | Arıyor... |
On Order
Liste seç
Bunu varsayılan liste yap.
Öğeler başarıyla eklendi
Öğeler eklenirken hata oldu. Lütfen tekrar deneyiniz.
:
Select An Item
Data usage warning: You will receive one text message for each title you selected.
Standard text messaging rates apply.