Eylem Seç
Doğumsal kalp hastalıklı çocuklarda düzeltici kalp ameliyatlarından sonra büyümenin izlenmesi
Başlık:
Doğumsal kalp hastalıklı çocuklarda düzeltici kalp ameliyatlarından sonra büyümenin izlenmesi
Yazar:
Azak, Emine
Yazar Ek Girişi:
Yayın Bilgileri:
[y.y. : yayl.y.], 2004.
Fiziksel Tanımlama:
xiv, 100 y. : tbl. ; 29 cm.
Genel Not:
Kütüphanede 2 kopya vardır.
Özet:
Özet: Doğumsal kalp hastalığı (OKH) bulunan çocuklarda belirgin beslenme yetersizliği ve somatik gelişme geriliğinin olması uzun yıllardır dikkat çeken bir bulgu olmuştur. Doğumsal kalp hastalıklı çocuklardaki beslenme bozuklukları ve malnütrisyon büyüme geriliminin en önemli sebebi olarak gösterilmektedir, Kanüyak lezyonun tipi veya hemodinamik anormalliğin cinsi büyüme geriliğinde rol oynasa da bu bağlantı tam olarak açıklığa kavuşmamıştır. Konjestif kalp yetmezliği, pulmoner hipertansiyon ve siyanotik tipte kalp hastalığı olanlar en belirgin büyüme geriliği örneğini gösterirler. Aort kaarkiasyoflii ve pulmoner stenom gibi obstrüktif tip lezyonJarda lineer büyüme daha az etkilenir. Mortalite ve morbiditeye etkisinin büyük olması nedeni ile malnütrisyon ve büyüme geriliğinin tanı ve tedavisi bu hastaların prognozunda ve yaşam standartlarının artmasında büyük önem kazanmıştır. Çeşitli araştırmalar, palyatif ve tüm düzeltne operasyonlarının sonucunda DKH'iıkh çocukların büyümelerinin düzeldiğini bildirmişlerdir. DKH'lıklı çocukların büyüme özelliklerini araştırmak için; yaş ortalaması 8.7 + 4.8 ay (l-17ay) arasında olan 28'i (% 46.7) kız, 32'si (% 53,7) erkek DKH'lığı tanısı almış toplam 60 olgu düzeltici ameliyatlar öncesinde ve sonrasındaki 45. gün, 6. ay ve 1. yılın sonunda tam kan sayımı, serum demiri, demir bağlama kapasitesi, ferritm, transferrin, albumin, prealbumin ve çinko değerleri için kan örnekleri alındı. Aynca ailenin sosyoekonomik düzeyi, bir yılda geçirilen infeksiyon ve hastanede yatış sayısı, tedavide kullanılan ilaçlar ile anne eğitimi hakkında bilgi edinildi.DKH'lıklı olgularımızın çoğunun {% 75) doğum ağırlıkları normal sınırlar içerisindeydi. Ameliyat öncesi dönemde siyanotik grup ile sol-sağ şantı olan grupda büyüme geriliği sık karşılaşılan bir problem olarak karşımıza çıktı. Siyanotik olgularda boy ve vücut ağırlığı birlikte etkilenirken, sol - sağ şantlı olgularda ise öncelikle vücut ağırlığının etkilendiği görüldü. Fakat tüm izlem süresince özellikle vücut ağırlığının diğer antropometrik ölçümlere göre daha fazla etkilenmesi dikkat çekiciydi. Olguların düzeltici ameliyatlar öncesindeki malnütrisyon durumlarına bakıldığında, akut malnütrisyon oranının tüm gruplarda daha fazla olduğu görüldü. Bu durumun çalışma grubunun 0-2 yaş arasındaki çocuklardan oluşması ile ilişkili olabileceği düşünüldü. Olgularımızda daha çok kalori alım eksikliği belirgin olduğundan hiçbirinde kwashiorkor tablosuna ait bulgular görülmedi. Ameliyat sonrasındaki 3. ay kontrolde olguların nütrisyonel durumlarının belirgin olarak iyileştiği ve sonuçda antropometrik ölçümlerinin, özellikle de vücut ağırlıklarının düzeldiği gözlendi.Nütrisyonel durumun düzelmesiyle birlikte serum prealbumin ve çinko düzeylerinin arttığı ve nütrisyonel demir eksikliği anemi bulgularının kaybolduğu görüldü. Bir yıllık izlemin sonunda 60 olgudan sadece 7'sinin (%11) vücut ağırlığı, 3'ünün (% 5) boy uzunluğu ve baş çevresj 10 persentilin altında seyretti. Aynca bu 7 olgudan 5'inin (% 70) önemli rezidüel kardiyak defekt ile birlikte uzun süreli diüretik kullanma öykülerinin olması ve nütrisyonel olarak yaşma göre yetersiz kalori almaları da dikkat çekiciydi. Özet olarak; ek gıda başlama zamanı, daha önce hastaneye yatış sayısı, kalp hastalığının tipi, pulmoner hipertansiyonun varlığı ve yoğun bakım komplikasyonlan olguların ameliyat sonrası ilk 3 aylık dönemdeki nütnsyonel durumlarını ve büyümelerini etkiliyordu. Fakat izlemde geçirilen infeksiyon ve hastanede yatış sayısı, diyetle alınan kalorinin azlığı, preoperatif vücut ağırlık sds'inin düşüklüğü ve geride rezidüel kalp defektinin kalması tüm süreç boyunca çocuğun büyümesi ile özellikle de kilo alımı ile yakından ilişkili olan faktörler olarak dikkat çekti. Aynca uzun dönemde düşük sosyoekonomik düzey ile birlikte annenin eğitim ve beslenme bilgisinin yetersiz oluşunun da büyümeyi etkilediği görüldü.
Abstract: The presence of somatic growth retardation and nutritional disorders in children with congenital heart disease (CHD) has long been recognized. Nutritional deficiency and malnutrition are claimed to be the most important cause of growth retardation. Although there is a relation between the type of cardiac lesion and hemodynamic abnormality, it has not been completely clarified. Those with congestive heart disease, pulmonary hypertension and cyanotic heart disease have the most marked growth retardation. Linear growth is influenced less from obstructive type lesions such as aorta coarctation and pulmonary stenosis. As malnutrition and growth retardation affect mortality and morbidity is important, their diagnosis and treatment has assumed great importance in prognosis and quality of life. Various studies have reported improvement in children with CHD, after palliative and corrective surgiacal operations. In order to investigate the growth characteristics of children with CHD, overall 60 cases diagnosed with CHD and of whom 28 (46.7 %) were girls and 32 (53.7 %) were boys, between the ages of 8.7 +- 4.8 months (1-17) were evaluated in terms of growth at 45 days, 3 months, 6 months and 1 year postoperatively. According to the results of angiography, out of 60 cases 6 (10 %) had cyanotic heart disease with pulmonary hypertension, 20 (33.3 %) had cyanotic disease without pulmonary hypertension, 25 (41,7 %) cases had acyanotic heart disease with pulmonary hypertension and 9 (15 %) had acyanotic heart disease without pulmonary hypertension. Body weight, height and head circumference of all children were measured before and after operation and their percentiles and standard deviation scores were established. In addition, mean calorie and protein intake rates were calculated from the diet history of the last three days. Duration and degree of malnutrition were established with Waterlow classification (height for age and weight for height were determined) and Gomez classification (weight for age), respectively. In all cases, blood samples were taken for the measurement of whole blood count, liver, kidney function tests, serum total protein, albumin, prealbumin, zinc, iron, iron binding capacity, ferritin, transferrin and oxygen saturation at the first control and for the measurement of WBC, serum iron, iron binding capacity, ferritin, transferrin, albumin, prealbumin and zinc levels at the control visits at 45 days, 6 months and 1 year. Information was obtained on the socioeconomic level of the family, infections in the previous year ands the number of hospitalizations.The majority of our cases with CHD (75 %) were within normal range of birth weight. In the preoperative period, growth retardation was frequently encountered in cyanotic group and those with left to right shunt. In cyanotic cases, both height and weight were affected together whilst in cases with left to right shunt, particularly body weight was affected . However, the fact that body weight was more vulnerable to the above effects during ali period of follow up attracted our attention, When nutrition status was compared in groups before corrective surgery, it was seen that acute malnutrition rate was high in all groups. Kwashiorkor symptoms did not occur in any patient as deficiency of calorie was more pronounced in our patients. It was observed that at the control 3 months after the operation, nutritional status of the patients improved substantially, resulting in the improvement of antropometric measurements, notably body weight. Parallel to the improvement of nutritional status, serum prealbumin and zinc levels increased and the finding of nutritional iron deficiency disappeared. At one - year follow - up, it was observed that out of 60 cases, only 7 had body weight under 10th percentile (11 %), 3 had height (5%) and head circumference under 10th percentile. In addition, 5 of these 7 cases had a history of long term diuretic use associated with residual cardiac defect and received inadequate calories for their age.In conclusion, the time to begin supplementary food, the number of previous hospitalizations, The type of heart disease, the presence of pulmonary hypertension and complications in intensive care unit affected the nutritional status and growth of the cases in the first three months after operation. However, during follow up period, the number of infections and previous hospitalizations, the inadequacy of the calories in diet, low body weight preoperatively, and residual heart defects were closely associated with the growth and especially weight gain of the child. Besides, it was established that in the long term, low socioeconomic level along with the education and the lack of nutritional information of the mother had an adverse effect on growth.As a result, in children with CHD; after the correction of underlying abnormal hemodynamics with corrective operations, and a satisfactory nutrition program, nutritional status of the children improved and they were able to catch the growth rates of healthy children withat their ages.Keywords: Congenital heart disease, growth retardation, nutritionally insufficient,corrective cardiac surgery.
Added Author:
Mevcut:*
Yer Numarası | Demirbaş Numarası | Shelf Location | Lokasyon / Statüsü / İade Tarihi |
---|---|---|---|
WS 100 A93 2004 | B062345 | Tez Koleksiyonu | Arıyor... |
WS 100 A93 2004 | B062344 | Tez Koleksiyonu | Arıyor... |
On Order
Liste seç
Bunu varsayılan liste yap.
Öğeler başarıyla eklendi
Öğeler eklenirken hata oldu. Lütfen tekrar deneyiniz.
:
Select An Item
Data usage warning: You will receive one text message for each title you selected.
Standard text messaging rates apply.