Eylem Seç
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.B.D. aort koarktasyonu cerrahi girişimler ve sonuçları ve rekoarktasyon riskleri
Başlık:
Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi A.B.D. aort koarktasyonu cerrahi girişimler ve sonuçları ve rekoarktasyon riskleri
Yazar:
Yavarı, Afshin
Yazar Ek Girişi:
Yayın Bilgileri:
[y.y. : yayl.y., 19--].
Fiziksel Tanımlama:
39 y. : tbl. ; 30 cm.
Genel Not:
Kütüphanede 2 kopya vardır.
Özet:
Özet: Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde Nisan 1993 ile şubat 1997 tarihleri arasında kliniğimizde cerrahi onanm yapılan aort koarktasyonlu 38 hastayı inceledik. Hastalarımızın takip süresi 28.34±10.84 (14-49 ay)'dır. Bu dönem içinde hasta sayısının düşük olmasının sebeplerinden biri özellikle 1995 yılından itibaren yeni doğan ve bebeklik çağı koarktasyonlanna balon anjiyoplasti uygulanmasıdır. Balon anjiyoplasti uygulamalarının sayısının artışı ve bazı olgularda tanının gecikmiş olması nedeniyle serimizdeki yaş ortalaması yüksektir. Serimizdeki 38 hasta yaşlarına göre 0-3 ay, 3-12 ay, 1-17 yaş ve 17 yaş üstü olmak üzere 4 gruba ayrıldı. Serimizdeki yaş ortalaması 8.0318.5 yıl idi. Yaşların dağılımı ise 12 günlük ile 37 yaş arasında değişkenlik gösteriyordu. Serimizde diğer serilerdede olduğu gibi erkek hasta sayımız daha fazlaydı. Hastalarımızın %71'ini erkek hastalar oluşturuyordu. Aort koarktasyonu çoğunlukla eşlik eden diğer kardiyak lezyonlarla birlikte bulunur. Bizim serimizdeki izole aort koarktasyonu sıklığı % 26.3 dır. Aort koarktasyonu ile birlikte en sık rastlanan lezyon olan biküspit aot kapağı, serimizde %42.1 bulunmuştur. Bu gruptaki hastaların %17.2'sinde birlikte aort darlığıda saptanmışın Eşlik eden diğer kardiyak malformasyonlardan ventriküler septal defekt %23.6 hastamızda görüldü. Ayrıca mitral kapak hastalığı %8.9 hastada saptandı.Bu oranın düşük olmasının nedeni ise serimizdeki hasta yaş ortalamasının yüksek oluşu ile izah edildi. Ameliyatta hastaların hepsinin vücut ısısı 30-32 dereceye kadar düşürüldü. En kısa 14, en uzun 86 dakika olmak üzere ortalama 36.55±15.07 dakika süren aort klempi kullanıldı. Ameliyat sonrası yoğun bakımda kalış süresi 2-22 gün arasında değişti. Ortalama yoğun bakım yatış süresi 4±16,4 gündü. 22 günlük yoğun bakımda kalan bir hasta daha önce başka bir merkezde tüp greft interpozisyonu yapılmış ve akut greft oklüzyonu ile .acil olarak kliniğimize kabul edilen hastadır. Bu hastamızda ameliyat öncesi multi organ yetmezliği gelişmişti. Serimizdeki hastalara en çok rezeksiyon ve uç-uca anastamoz ve subklaviyan flep anjiyoplasti olmak üzere 5 tip cerrahi uygulandı. Hastaların ll(%28.9)'ine subklaviyan flep anjiyoplasti, 16 hastaya (%42.1) rezeksiyon ve uç-uca anastanoz,5 (% 13.2) hastaya patch aortoplasti , 5 (%13.2) hastaya tüp greft interpozisyonu, ve l (%2.6) hastaya ekstended aortoplasti uygulandı. Ek anomalisi olan 6 hastaya aynı seansta diğer lezyonlann tedavisi yapıldı, l hastaya VSD kapatılması ve DSM rezeksiyonu , l hastaya VSD kapatılması, 4 hastaya ise PDA bağlanması uygulandı. 8 hastanın ameliyatı atriofemoral by-pass eşliğinde gerçekleştirildi. Bu hastalara bu yaklaşımın nedneni 3 hastada rekoarktasyon nedeniyle disseksiyon güçlüğü, 2 hastada erişkin yaş grubunda oluşu, 3 hastada hastaların ileri kollateral gelişimi ve eşlik eden anomaliler idi. Sistolik kan basıncı 146±40.9 mmHg'dan 109.5±22.4 mmHg'ya düştü. Bu düşüş istatistiksel açıdan önemli idi(P< 0.05). Hastaların izleminde sistolik kan basıncı 111.4±21.0, diastolik kan basıncı 68:0+12.5 mmHg'idi. Ameliyat sonrası erken dönem kan basınçları ile kontroldeki kan basımçlan arasındaki fark istatistiki olarak önemsizdi (p<0.05). Kontroldeki takipte 8 hasta Task force repot on blood pressure başlıklı American national heart-lung and blood institue'un 1987 de " pediatrics " dergisinde yayınlanan raporundaki değerler esas alınarak, hastanın kan basıncının verilen persantil değerlerinde 95 persantilin üstünde olunmasıyla hipertansif olduğu saptandı.Hipertansif olduğu saptanan bu hastalarda uygulanan cerrahi yöntemler şöyledir: 4 hastada tüp graft interpozisyonu, 2 hastada rezeksiyon ve uç-uca anastamoz, 2 hastada patch plasti yöntemi idi. Subklaviyan flap aortoplasti yapılan hastalarda ameliyat sonrası dönemde hipertansiyonun bulunmaması, bu tip operasyonun daha çok erken yaş grubunda yapılmış olmasıyla ilgilidir. Bu gruptaki .11 hastadan ikisinde rekoarktasyon gelişti ancak rekoarktasyon gelişen hastalardada hipertansiyon saptamadı. Bununla beraber rezeksiyon ve uç-uca anastamoz yapılan 16 hastadan 2'sinde (%12.2) hipertansiyon saptandı. Tüp graft interpozisyonu yapılan 5 hastanın 4'ünde (%80) hipertansiyon saptandı. Bu gruptaki hiç bir hastada rekoarktasyon yoktu. Bu gruptaki hastaların yaşlan 7-25 yıl arası değişkenlik gösteriyordu. Bu gruptaki hastalar gibi ileri yaşta aort koarktasyonunun cerrahi onarımı sonrası gradiyent olmasa bile kalıcı hipertansiyon gözlenmektedir. Bu olgularımızda postoperatif hipertansiyon oral antihipertansif ile izleniyor. Patch aortoplasti yapılan 5 hastanın 2'sinde (%40) hipertansiyon saptanmıştır. Serimizdeki hastaların yaş dağılımının geniş olması nedeniyle transvers arkus, isthmus aorta ve koarktasyon bölgesinin çaplan oldukça geniş bir dağılım gösteriyordu. Bu nedenle standardizasyon sağlamak amacıyla aortamn bu segmentleri diafragmatik aortaya oranlanarak bildirildi. Serimizdeki koarktasyon bölgesinin diafragmatik aortaya oranı 0.34+0.16, istmusun diafragmatik aortaya oranı 0.69+0.21, transvers arkusun diafragmatik aortaya oranı ise 1.08±0.24 olarak saptandı. Bu sonuçlara göre rekoarktasyon riski için sınır kabul edilen isthmusun diafragmatik aortaya oranının <0.65 değeri 11 hastada transvers arkusun diafragmatik aort çapına oranı < 0.9 değeride 9 hastada saptandı. Transvers arkus çapının diafragmatik aorta çapına oranının 0.9'un altında olması ve isthmus aorta çapının diafragmatik aorta çapına oranının 0.65'in altında bulunması rekoarktasyon için risk faktörü kabul edilmektedir. Bizim serimizde 2 subklaviyan flap ve l uç-uca anastamoz olmak üzere 3 olguda rekoarktasyon saptandı. Her üç baştanında ameliyat öncesi transvers aorta çapının diafragmatik aorta çapına oranı0.9'un altında, isthmus aorta çapının diafragmatik aorta çapına oranı 0.65'in altındaydı. Cerrahi onarım yapılan ve transvers aort çapının diafragmatik aorta çapına oranının 0.9'un altında olan toplam 10 hastadan üçünde rekoarktasyon saptandı. Bir hasta eksitus oldu. Diğer 6 hastada ekokardiyografi ve kalp kateterizasyonunda gradiyent yoktu. İsthmus aorta çapının diafragmatik aorta çapına oranının ameliyat öncesi dönemde 0.65'in altında olan toplam 12 hastanın 3'ünde (%27.27) rekoarktasyon saptandı. Bu gruptaki 2 hasta eksitus oldu. Diğer 7 hastanın 3'ünde ekokardiyografik veya kateterizasyonla 15 mmHg'ya varan gradiyent saptanırken diğer 3 hastada gradiyent yoktu. Bizim serimizde yaptığımız istatistiksel karşılaştırmalarda ameliyat yaşı, semptom varlığı, ameliyat öncesi kan basıncı, koarktasyon bölgesindeki gradiyent, koarktasyon bölgesi çapı, ek anomali varlığının önemli olmadığı, ameliyat tipinin cerrahi başanyı etkilemediği görüldü. Bu değerler arasındaki farkın istatistiksel açıdan önemi yoktu (p<0.05). Bizim çalışmamızın sonucunda ameliyat öncesi isthmus aorta çapının diafragmatik aorta çapına oranının 0.65'in altında olması ve transvers aort çapının diafragmatik aort çapına oranının 0.9'un altında olması rekoarktasyon yönünden risk faktörü olarak kabul edilip cerrahi teknik seçimine özen gösterilmelidir. Bu çalışma anjiyografik olarak isthmus ve transvers aort çaplannın, diafragmatik aorta çapıyla oranlanmasınm cerrahi tedaviye yön verebileceği sonucunu vermektedir.
Mevcut:*
Yer Numarası | Demirbaş Numarası | Shelf Location | Lokasyon / Statüsü / İade Tarihi |
---|---|---|---|
WG 100 Y38 | B021740 | Tez Koleksiyonu | Arıyor... |
WG 100 Y38 | B021741 | Tez Koleksiyonu | Arıyor... |
On Order
Liste seç
Bunu varsayılan liste yap.
Öğeler başarıyla eklendi
Öğeler eklenirken hata oldu. Lütfen tekrar deneyiniz.
:
Select An Item
Data usage warning: You will receive one text message for each title you selected.
Standard text messaging rates apply.